Risale-i Nur’u Okumanın Ehemmiyeti 11 Nisan 2021, 13:39
Risale-i Nur’u Nasıl Okumalıyız Barla Lahikası’ndan Dercedilmiştir.
( Risale-i Nur’u Nasıl Okumalıyız )
Risaletü’n-Nur, Mektubatü’n-Nur’un mütalâası, tahrir edilmesi, başkalara neşir ve tebliğe alâ-kadri’l-istitâa çalışılması gibi emr-i hayr-i azîme havl ve kuvvet-i Samedanî ve inâyet ve lûtf-u Rabbânîyle muvaffak olduğum zamanlar ki, bu evkatta evvelen ve bizzat bu fakir istifade, istifâza, istiâne etmiş oluyor; bu itibarla mezkûr saatleri çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can ü dil arzu ediyorum.
Fakat ne çare ki, iğtinam edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safîleştirip Nurların karşısına, dolayısıyla Kur’ân’ın mu’cizeleri mecmuasına ve aziz, muhterem Üstadımın medresesine ve ol Seyyidü’l-Kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m.) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-Âlemîn Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin huzur-u lâmekânîsine çıkıyorum. Bu sebeple cidden “O Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşki enfâs-ı ma’dude-i hayattan olmaya idiler” diyorum.
Hulûsi
Defaatla, dikkatle, merakla, muhabbetle, lezzetle okudum.
Hulusi
Sözler sayesinde şu bir seneyi mütecaviz bir müddetten beri şevk ile taallüm, İnayetle tefeyyüz, tergib ile tenevvür, hâhişle telezzüz, işaretle tahalluk, tedricle tekemmül tarîkında ilerlemeğe sâî bulunduğum bu muayyen müddetin bir gününe, sâbıkan geçirmiş olduğum umum hayatımın bile mukabil olamayacağı kanaatındayım.
Sabri
(Şu fıkra Re’fet Bey’in Mektubudur)
Sözleriniz mürşidane ve çok yüksek olduğundan gayet dikkatli ve tahlil ederek okunmak îcab ediyor. Serdeylediğiniz delail-i akliye ve mantıkıye o kadar tatlı ve hayretbahştır ki; İnsan okudukça okuyor ve nâmütenahî bir Zevk-i Manevî hissederek hiç elinden bırakmak istemiyor. Bu sebeble bir defa okumak kâfi değil. Hepsi yanında bulunup daima okumalıdır.
Re’fet
Sevgili ve Muhterem Üstadım,
Sözlerinizin (yani Risalelerinizin) her biri birer Derya-yı Azîmdir. Sözlerinizden pek çok Feyz alıyorum. O kadar ki, okudukça tekrar etmeyi istiyorum. Ve tekrarında duyduğum İlahî bir zevki tarif edemeyeceğim.
Husrev
Birisi: Tâ küçük yaştan beri Lütf-u Hak’la Kur´ân’ın Hakikatına merak etmiş ve Taharri-i Hakikat yolunda bulunmuş, nihayet aradığımı Eğirdir’de Üstad-ı Muhteremimin neşre vasıta olduğu Sözler ünvanlı Nurlarda bulmuşumdur. Bu buluş, beni evvel’emirde çirkâbdan Selâmete, felâketten Saadete, zulmetten Nura çıkardığı için Nurlara ve Hazret-i Kur´ân’a ve bu Nurların İzn-i Hak’la Naşiri, Mübelliği, Vaizi, Dellâlı olan Üstadıma o andan itibaren Ruhumda lâ-yetezelzel bir Muhabbet ve bir alâka ve bir merbutiyet hasıl olmuştur. Yüzbin kere hamd ve şükürler olsun. Nurlarla alâkadar olduğum zamanlarda, dünyevî bütün lezzetlerin fevkinde büyük bir zevk ve havassımda azîm bir şevk hissediyorum.
Hulusi
Bu fakir Kardeşiniz bu Sözler’i okuduğum zaman, Üstadımı temsil eder bir hâl alıyorum. Tabiratınızla, şivenizle okumak bana o kadar zevkli, lezzetli geliyor ki, tarif edemem. Onun için bir Harfe dokunmayı azîm bir günah işliyor telakki ediyorum.
Hulusi
Düşündüğüm bir şey varsa, o da Risale-i Nur’dan Sözler’i ikmal etmek, bunlardan istinsah ederek arkadaşlarımızın çoğalmasını temin etmek için lâyıkıyla çalışmaktır.
Husrev
İştiyakla, lezzetle, zevk-i manevî ile defaatle okudum.
Hulusi
Artık Sözlerinizin hiçbirini diğerine tercih edemiyorum. Zira birine mühim derken, diğeri daha mühim ve bir diğeri ehemm olarak kendini gösteriyor. Binaenaleyh Envâr-ı Kur´âniyeyi gökteki yıldızlara benzetiyorum. Filhakika yıldızlar parlaklık itibariyle birbirinden farklı ise de, hepsi yıldızdır. Ve aynı menba’dan ahz-ı envâr etmede olduklarından, keyfiyetçe yekdiğerinden farkı yok gibidir. Sözleriniz aynen böyledir. Her birini yüz defa okusam, yüzbirinci defa hiç okumamış gibi, büyük bir zevk-i manevî ile okumam dahi yüksekliğine şahiddir.
Re’fet
Her okudukça başka bir zevki veren ve kendi arkadaşları olan diğer Risaleler gibi, her bakışta başka bir güzellik ve letafet gösteren bu Risaleyi ve içindeki ulvî ve âlî Hakikatları bize okuyan levhaların münderecatını belki dört-beş seneden beri arıyor, bulamıyordum.
Husrev
Okumağa doyulmaz. Okudukça hasıl olan şevk ve lezzet hesaba gelmez.
Âsım (R.H.)
Zira mütalaasına doyamıyorum. Ne kadar okursam okuyayım.. diğer bir okuyuşumda okumamış gibi oluyorum ve yeni bir Eser okur gibi oluyorum. Hadsiz bir Zevk-i Manevî ve nihayetsiz bir Hazz-ı Ruhî ile okuyorum. İşte gerek Sözler ve Mektubat ve gerekse Remizlerin en hârika vasfı zannedersem bu ince noktada olsa gerektir. Âsâr-ı saireyi bir defa okuyunca, ikinci bir defa okumağa o kadar heves uyanmıyor. Kur´ân-ı Hakîm’in Envârını ne kadar okursam okuyayım, def’-i cû’ edemiyorum. Bilhassa Remizler, fakiri çok teshir ve hayrete müstağrak kıldı. Ve onları derhal yazıyorum.
Re’fet
Ben hiç bir Arabiyat görmeden, Medresede beş-on sene okumadığım halde; yalnız Risaleleri yazıp ciddiyetle okudum. Kendimi yirmi sene Medresede okumuş gibi tahayyül ediyorum. “Risaleleri ciddî okumak ve yazmak, yirmi sene Medresede okumaktan faiktir ve daha menfaatlidir.” Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, Risaleler feyzâver Nurları saçıyorlar. Okudukça İştiyak getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitabları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki Risaleler öyle değil, okudukça başka başka İman halleri telkin ediyorlar…
Kuleönü’nde Sofuoğlu Talebeniz Mustafa Hulusi (R.H.)
Okudukça hissedilen manevî Sürur ve Füyuzatın hadd ü hududu bulunmaz bir Umman-ı Feyizdir.
Asım
kalbî ve bâtınî yaralarına merhem eylemek emeliyle, ihtiyarsız ve manevî bir tesir altında Âsâr-ı Nur’u aşk ile okumak.
Hulusi
Her derdin devası içinde var demeyeceğim, fakat mühlik dertlerin ağleb devası yazılanlarda vardır. Siz onların mütalaasını, kıymetdar bir İbadet olan Tefekkür nev’inde telakki ediniz. Ve onlardaki İlmi, Envâr-ı İmandan ve Marifetullahtan tasavvur ediniz ki usanç vermesin. Hem sizde ve müstemiînde iştiyak olduğu zaman okuyunuz. Bâki Selâm ve Dua.
Kardeşiniz Said
Bir defa anladım, yeter diyemez. İşte Ulûm-u İmaniye bu kısımdandır. Elinizdeki Sözler ekseriyet itibariyle inşallah cümledendir.
Said ( ra.)
Zâten musibetler, Dergâh-ı İlahîye sevk etmek için birer Kader Kamçısıdır. Her okuduğum bir Kelime ve Dua da ve Münacat da şuurlu ve şiddetli oluyor. Resmî ve ruhsuz olmuyor. Sahabelerdeki İbadetlerinin Sırr-ı Tefevvuku bu noktadandır. Tesbih ve Zikri bütün manasıyla Şuurlu bir surette söyledikleridir.
Said Nursî
Bu mübarek Eserlerden biri okununca, içimizden “Bundan daha yüksek Eser olamaz” dediğimiz halde, ikincisini dinlediğimiz zaman bakıyoruz ki, bu evvelkinden daha Ulvî ve Nurludur. Hulusi Bir şeyi yazmak; okumak, anlamak, sonra başka kâğıda nakletmektir ki, bu tarzla matlub istifadenin temin edileceği muhakkaktır.
Hulusi
BARLA LAHİKASI / RİSALE-İ NUR
Barla Lahikası’ndan Dercedilmiştir.
Hazırlayan: Mukev.org.tr